23 Ağustos 2012 Perşembe

Hayat Enerjisinin Fotoğrafları / Kirlian


Ukrayna'nın Krasnodar kentinde bir araştırma laboratuarında, Semyon Kirlian adında bir Sovyet mühendisi, bozulan elektroterapi makinasını tamir etmeye çalışıyordu. Dalgınlıkla elini elektrotlardan birine yaklaştırdığında, aniden boşalan elektrik kıvılcımı ile parlayan bir ışık gördü. Heyecanını yendikten sonra bu alışılmamış olayı bir daha tekrarladı. Ama bu sefer, eliyle kıvılcımın arasına ışığa duyarlı bir film koymuştu.

Hemen filmi banyo etti ve şaşırtıcı bir sonuçla karşılaştı. Parmak uçlarının kağıt üzerindeki görüntüsü, ışıyan sütunlar gibi bir iz bırakıyordu. Üstelik, her izin değişik bir yayılım görüntüsü vardı. 1939 yılında bir rastlantı sonucu Kirlian'ın fotoğrafını çekmeyi başardığı bu garip ışımanın izleri, yıllarca bilim adamlarının tartışmasına yol açtı.

Kısa zamanda Kirlian tarafından geliştirilen ve bir yüksek voltaj dinamosu ile metal bir levhadan ibaret olan bu fotoğraf makinesi, laboratuarlarda defalarca denendi. Dinamo ile metal levhada oluşturulan yüksek frekanslı elektro-manyetik alan içine sokulan her cisim, kendine has bir ışıma ile fotoğraf filmini etkiliyordu. Fakat bu fotoğraflarda görülen garip izlerin kaynağı hakkında kesin bir yargıya varılamadı. Kimine göre, bu ışıma izleri "ruh"un varlığına bir kanıt sayıldı.

Ancak, sadece el ve ayak izlerinde değil, yaprak veya madeni eşyalarda da benzeri sonuçlar ortaya çıkmaktaydı. Bu durumda, mesela bir madeni paranın "ruhu" olamayacağına göre, daha akla yakın varsayımlara gerek duyuldu. Alma Ata Üniversitesi'nden Dr. Victor İnyushin, yıllar süren yorucu bir araştırma sonucunda, bu izlerin "biyolojik plazma" olduğuna karar verdi. Ama, yine de tam olarak nereden kaynaklandığı belli değildi.

Bu tartışmaların yanısıra, Kirlian'ın ışıma izleriyle ilgili bir başka buluşu sayesinde çeşitli hastalıkların önceden anlaşılabileceği öne sürüldü.



Kirlian bir gün, önemli bir araştırmacıya deneyleri hakkında bilgi vermek için kendi elini kullanarak fotoğraflar çekmişti. Fakat, alışılmışın dışında zayıf ve düzensiz ışıma izlerinden başka bir şey elde edemiyordu. İnatla uğraştı, makinayı yeniden gözden geçirdi. Sonuç yine aynıydı. Bu sefer, eşi Valentina'yı çağırarak deneyde onu kullandı ve beklenilen normal izler derhal fotoğrafda ortaya çıktı.

Bu duruma bir anlam veremeyen Kirlian, deneyden birkaç saat sonra tehlikeli bir grip hastalığının belirtilerini göstermeye başlamıştı. Başarısızlığının sebebi de böylece anlaşıldı. Kendi ellerinin zayıf ve düzensiz ışıma izleri göstermesi, çok yakında belirecek şiddetli grip hastalığından kaynaklanıyordu.

Bir başka gün, bilimsel araştırma enstitüsünün başkanı Kirlian'a iki bitki yaprağı getirmişti. Aynı bitki türünden alınma bu örnekler aynı zamanda koparılmıştı. Beklenen sonuç, normal olarak her iki yaprağın da benzer görüntü vermesiydi. Kirlian ilk örnek üzerinde çalıştı ve alışılmış türden ışıma izleri veren bir fotoğraf aldı. İkinci örnekte ise, yaprağın net ve parlak ışıma gösteren fotoğrafını elde etmeyi bir türlü başaramıyordu. Yine makinası üzerinde bazı ayarlamalar yapmaya başladı. Fakat, bu yaprak hep aynı sönük izlerin çıkmasına sebep oluyordu.

Sonunda, bilmediği bir sebep yüzünden ikinci yaprak örneğinde başarılı olmadığını belirten raporu ile birlikte sonuçları enstitü başkanına verdi. Beklenilenin aksine, araştırma heyeti oldukça sevinçli ve heyecanlı bir biçimde sonucun hayret verici olduğunu açıklıyordu: İkinci yaprak aynı tür bitkiden olmasına rağmen, ciddi bir hastalığın aşılandığı örnekten koparılmış ve özellikle bu deney için gönderilmişti. Sağlıklı bitkiden alınan ilk yaprak ile arasında görünüm açısından hiçbir fark olmamasına rağmen, Kirlian yöntemi ile hastalığın başlangıç anında teşhis edilmesi bir mucize sayılırdı.

Bu yöntem insanlar üzerinde uygulandığında, özellikle parmak uçlarından çıkan ışıma izlerinde hastalığın cinsine göre renk farkları ve biçim değişiklikleri bulundu. Mesela, kesik kesik dikenli bir görünüm veren ışımalara aşırı stres altında olan kişilerde rastlanması, yorgun ve hasta insanların bıraktığı "biyoplazmik" ışıma izlerinin çok sönük ve kısa olması gibi ilginç sonuçlar elde edildi.

Canlı organizmalardan alınan örnekler, zamanla gittikçe değişen izler bırakıyordu. Mesela, bir sardunya yaprağı koparıldığı anda Kirlian makinasına konulduğunda, çevresinde parlak bir hâle bulunan fotoğraf çıkıyordu. Ama, üzerinden bir-iki gün geçtikten sonra aynı yaprağın fotoğrafında bu parlak hâleyi görmek imkansızdı. Yaprak "öldükten" sonra, gözle görülmeyen bu ışıma izleri de yokoluyordu.

Buna rağmen, bir dilim kepekli buğday ekmeği bayatlamadığı süre içinde gayet parlak ışıma izleri verebiliyordu. Ekmeğin ölmesi söz konusu değildi. Ama, yenilebilir olduğu zaman ışıma izlerinin de bulunması, beslenme uzmanları için yepyeni bir araştırma alanı yarattı.

Diğer yandan, sürekli kullanılan metal eşyalar, sahibinden etkilenerek ilginç ışıma izleri gösteriyorlardı. Özellikle altın ve gümüş gibi sürekli taşınan ziynet eşyalarında bu izler daha belirgindi. Bir inanç sembolü olarak kutsallığına inanılan eşyalarda, mesela altın haçlar üzerinde yapılan çalışmalar, alışılmışın dışında çok parlak bir ışıma olduğunu gösteriyordu.

Bir tür "hayat enerjisi"nin izleri olduğu sanılan bu görünmeyen ışımalar hakkında henüz kimse yeterli bir açıklamada bulunamadı. Ancak, uygulama alanında Sovyet uzmanlarının bu ilginç fotoğraflar sayesinde önemli buluşlar yaptıklarını raporlardan izlemek mümkün olabiliyor. Belki ruhun izine rastlanılmadı, ama Kirlian'ın buluşu sayesinde tabiatın gizli bir yanını daha açığa çıkarmak mümkün oldu.

Halûk Akçam 1987 Haziran

Kirlian konusundaki yazılarımız sürecektir

.